Hoşgeldiniz, Giriş Yapın

Sosyal Güvenlikte Gelinen Son Durum

1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu bir yılı aşkın bir süredir yürürlükte. Bu kanunun çıkarılmasında 2 temel neden vardı.

1)      O dönemdeki sosyal güvenlik sisteminin norm ve standart birliğine sahip olmaması,
2)      Sosyal Güvenlik Sisteminde finansman açığının her geçen gün ciddi boyutlarda artış göstererek bütçe dengelerini fevkalade olumsuz şekilde etkilemesi.
1 Ekim 2008 tarihinde uygulamaya giren 5510 sayılı kanun bir yılı aşan uygulama süresinde hedeflerine ne ölçüde yaklaşmış ya da ulaşmıştır. Norm Ve Standart Birliği:   Anayasa mahkemesi 5510 sayılı kanunun bazı hükümleri açısından verdiği iptal kararı ile Emekli Sandığının iştirakçilerine diğer Sosyal Güvenlik Mensuplarına(SSK ve BAĞ KUR) nazaran bazı ayrıcalıklar tanınmasını temin edecek şekilde farklı uygulamalar getirilmesi istenmiştir. Halen Anayasa Mahkemesinde görüşülmeyi bekleyen 5510 sayılı kanunun bazı maddelerinin iptal istemi için açılmış davada Anayasa Mahkemesince uygun görülürse yeni farklılıklar ortaya çıkabilecektir. Sonuçta amaçlanmış olan norm ve standart birliğinden sapmalar oluşmuştur. Finansman Sorununun Çözümü:   Yeni uygulamaya giren bu 5510 sayılı kanun şu bir yılı aşan sürede Finans sorununu azaltmak bir yana artırmıştır. Sosyal Güvenlik Açığının yılsonunda 40 milyar TL’yı aşacağı konuşulmaktadır.
           Sosyal Güvenlik Uzmanlarının tespitlerine göre finans açığının azalacağı yerde artmasının birkaç sebebi var.
a)      Ekonomik kriz nedeniyle birçok insanın işsiz kalarak sistemden çıkması ve bunun bir tezahürü olarak sistemin ciddi oranda prim kaybına uğraması. Keza kanunun öngördüğü süre ve şekilde bu işsiz vatandaşlarımıza herhangi bir prim tahsilâtı yapılmaksızın sosyal güvenlik hizmetinin (sağlık) verilmesine devam edilmesi,
b)      Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilmiş olması (ki bu uygulamanın yıllık maliyetinin 5 milyar Dolar civarında olabileceği ifade ediliyor )
        Kayıt dışı istihdamın önlenmesinde, yeni tedbirlerin uygulamaya konularak sisteme prim akışı sağlanmasında böyle bir kriz ortamında bu konunun üzerine gidilmesinin bir hayli zor olduğu görünüyor. Yeni iş imkânları sağlayarak aktif sigortalı sayısını artırmak gibi.Keza sağlık harcamalarında tasarrufa gidilmesi. Söylenmesi kolay fakat gerçekleştirmesi O derece zor bu işlerin başarılması halinde sözü edilen finans açığın şu anda rahatsız eden boyutunun altına çekilebileceği ifade edilmekte. Sağlık harcamalarında tasarruf yapılmasının sınırına yaklaşılmış durumda. Yapılan tasarrufların bir kısmı hizmet kalitesini aşağıya çekiyor. Yine de devlet bu alanda bir miktar hareket alanı buldu ve özel sağlık kuruluşlarına da yönlendirdiği bazı tedavileri (diş tedavisi gibi) yığılmalara ve hizmet kalitesinin düşmesi pahasına bünyesine aldı. Keza01.01.2010 tarihinden, itibaren özel sağlık kuruluşlarının kendilerine müracaat eden hastalardan%70’e varan katılım payı alabilmelerinin önünü açtı.
          Bu durumda ne olacak; tabi ki bu % 70 lik katılım payını ödeyemeyen iştirakçiler mecburen Devlet hastanelerinde sıraya girecek, bu da hastanelerdeki muayene kuyruklarının daha da artmasına sebebiyet verecek. Sonuç, emeklinin ve çalışanın hastane ve poliklinikler önünde yaşadığı çilenin biraz daha artması anlamına geliyor .
             Bütün bu tablo ve ortam karşısında emeklinin maaşlarında şu anda kıstas alınan enflasyon artışın dışında milli gelirden bir miktar da refah payı verilmesini sağlamayı konuşmak herhalde mümkün olamayacaktır.
              1999 yılında çıkartılan ve Türkiye’nin en az 50 yılını kurtaracağı iddia edilen 4447 sayılı kanun maalesef beklentileri gerçekleştirememiş ve 2008 yılında 5510 sayılı kanunu uygulamaya konulmak zorunda kalınmıştır. Bu kanun için de çıkarılma aşamasında önümüzdeki 50 yılı kurtaracağı ifadelerine yer verilmiştir.
                   5510 sayılı kanunun da bu sorunun çözümünde çare olup olamayacağı 3 – 5 yıllık bir sürede belli olacak Ama önümüzdeki süreçte bu kanuna ek olarak çıkarılacak mütemmim kanunlarla yeni çıkış yollarının aranacağı muhtemel gözüküyor.
                    506 sayılı kanunun geçici 20’nci maddesine tabi olan sandıkların üyeleri olarak bizlerin de bu gelişmeleri sonuçlarından direk ya da endirekt etkilenmemiz ya da etkilenecek olmamız nedeniyle dikkatle izlememiz gerekiyor. Ne de olsa sandık üyeleri olarak bizler yürürlükte olan yasaya göre 5510’un kapsamına alınacak grupta yer alıyoruz.

Hits: 1295
Bağlantı hatası: SQLSTATE[HY000] [1045] Access denied for user 'dbu_akemderw'@'localhost' (using password: YES)