CİĞERCİ KEDİSİ

Akademik Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr.Deniz Suna Erdinçler ülkemizdeki yaşlıların pilav ve makarna gibi gıdaları çok tükettiğini, bu nedenle de kaslarında güçsüzlük sorununun çok fazla yaşandığını söylüyor.

Yaşlıların çoğunda yeterli-sağlıklı-dengeli beslenme konusunda bilgi eksikliği olduğunu belirten Dr. Deniz, sadece karınlarının doymuş olmasının beslenme olarak düşünüldüğünü belirtiyor.

Yaşlanma ile birlikte protein ihtiyacının arttığını, kasların yapı taşı olan proteinin gıda yoluyla her öğün alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Deniz; Et, süt, yoğurt, balık, yumurtanın bolca tüketilmesini öneriyor.

Yaşlıların dengeli ve sağlıklı ve aynı zamanda yeterli beslenememeleri, bilgi noksanlığından kaynaklandığı kadar ekonomik durumlarıyla da doğrudan alakalı.

Yaşlı demek= emekli demektir. Ülkemizde emeklilerin önemli bir kısmının geçim sıkıntısı içinde bulunduğu yadsınamaz bir gerçek.

Proteinin yer aldığı gıdalardan;  Etin Kg fiyatı 55.00 liradan, kahvaltılık peynirin Kg fiyatı 20.00 liradan başlıyor. Balık zaten Eylül-Aralık dönemi dışında pek bulunmuyor. Bulsanız bile fiyatları el yakıyor. Balık tezgâhlarında eskiden en son tercih edilen istavritin kilosu bile 20.00 liradan satılıyor. Sütün litresi 4.50 lira olmuş.

 Ortalama maaşı 1.700.00 lira civarında olan bir emekli bu gıdaları düzenli ve yeterli nasıl tüketebilir ki. Ekonomik yetersizlik nedeniyle emeklilerimiz en fazla tokluk hissi yaratan fakat besleyici değeri düşük olan patates, pilav ve makarnaya sofralarında sık sık yer vermek zorunda kalıyorlar.

 Sonuçta da ilerleyen yaşlarda kas kayıpları ve şeker hastalıkları kaçınılmaz oluyor.

 Biz kendi bünyemizdeki sağlık merkezlerinde diğer branş doktorlarına nazaran ortopedi doktoruna olan müracaat yoğunluğundan da az çok bunu teyit edebiliyoruz.  Ortopedi doktoruna müracaat sebebinin tamamı mutlaka kas kayıp problemi olmasa bile. En azından bir bölümünün bu yöndeki şikâyetlerden kaynaklanmış olduğu muhakkak.  Sağlık Merkezimizde ortopedi doktorunun randevu defteri en erken 10 gün sonrasına müsait gözüküyor.  Siz bir de kamu hastanelerindeki durumu düşünün.

 Ülkemizi ziyaret eden Avrupa, özellikle de kuzey Avrupa ülkelerden gelen yabancı turistleri gözlemlediğinizde,  içlerinde 75–80 yaşında fakat dinç, bırakın başkasının desteğine,  bastona dahi ihtiyaç duymayan, turun her aktivitesine katılan sağlıklı insanları görüyorsunuz.

 Onların bu sağlıklı durumunda bilinçli olmalarının yanı sıra ülkelerindeki sosyal refah seviyesinin yüksek olmasının ve yarın endişesi taşımadan yaşamlarını sürdürmelerinin, ay sonunu getiremem tedirginliğini yaşamadan sağlığı için gerekli olan gıda harcamasını rahatlıkla yapabiliyor olmalarının büyük payı var. 

 Zira bu ülkelerde yaşayan emeklilerin aldıkları emekli maaşı her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor. Sağlıklı yaşlanmada genetik yapının yanı sıra bu ekonomik anlamdaki sahip oldukları refahın da payı büyük.

 Eski dönemlerde, kasap kedisi, ciğerci kedisi tabirleri vardı.  Kasap ve ciğerci dükkânlarının önlerini mesken tutan bu kediler kendilerine sunulan ıskarta et ve sakatatlarla iyi beslendiklerinden hemcinslerine nazaran daha toplu oluyorlardı.

 Şimdi ise et fiyatı nedeniyle lüks gıda kategorisine girdiğinden,  ciğer fiyatları da et fiyatlarıyla yarışır hale geldiğinden artık “ET VE SAKATAT ARTIKLARI’’ da ıskartaya çıkmıyor. 

 Kedilere ikram edilecek bir şey kalmadı. Dolayısıyla ciğerci kedileri da bu yerlerde artık dolaşmıyorlar. Sonuç olarak literatürümüzde bulunan  ‘’CİĞERCİ KEDİSİ’’ tabiri tarihe karıştı.

Kesit